|
iste size fıkra deli Önce kaçanları Akil hastanesinden iki deliyi salivereceklermis. Doktorlar kendi aralarinda "Sunlara son bir test yapalim da gorelim akillari baslarina gelmis mi."demisler. Bunun uzerine iki deliyi bir masa basina cagirmislar. Masanin uzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canli hamambocegi dokmusler ve "Buyrun beyler, yiyiniz." demisler. Delirlerden bir tanesi hemen zeytinlere saldirmis, otekisi araya girmis, "Once kacanlari yiyelim, oburleri nasil olsa duruyor!"
Bir kedi daha Akıl hastanesinden kaçan iki deli, karşıdan gelen bekçiyi görünce iri gövdeli bir çınarın arkasına saklandılar.Bekçi,onların ayak seslerini işitmişti.Sordu: - Kim o? ıçlerinden biri kedi gibi miyavladı. Bu başarılı miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki,delilerin ayakları altındaki yapraklar hışırdadı.Bekçi geri dönüp yine seslendi: - Kim var orada? ıkinci deli cevap verdi: - Bir kedi daha.
Masraf kapısı açtı bile İki deli, yolda giderken bir direksiyon bulunca çok sevindiler.O sevinçle saatte 160’la uzunca bir süre yol aldıktan sonra benzicinin önünde durdular. Arabayı süren; - Yüz bin liralık dedi.Süper olsun. Benzinci ikisini de tepeden tırnağa süzdükten sonra ; - Gidin işinize be ! diye bağıdı.Sizin civatalarınız gevşek ! ıkincisi , araba kullana’a dödü - Gördün mü! Araba masraf kapısı açtı bile!
Hepsi eriyor Deli , kahveye girdiğinde soluk soluğaydı.Boş bir masaya oturup ocağa seslendi; - Bana bir çay ! çay geldi , şekerleri atıp karıştırdı.Garsonadan yine şeker istedi. Onları da atıp karıştırdı,yeniden istedi.Garson; - Sekiz şeker koydun çaya ,dedi şaşkın şaşkın, - Koydum ama , işte görüyürsun, hepsi eriyor!
Alık tutuyorum Deli duvara oturmuş.Elindeki oltanın ucu sokağa sarkmış.... Yoldan geçen soruyor; - Orada balık mı tutuyorsun sen? - Hayır alık tutuyorum. - Tutabildin mi bari ? - çook ... Seninle 23 oldu !
asker
Albay, binbaşıya : -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Bende orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi verecegim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz .O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya : -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene : -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı tali mgahta gerekli bilgiyi verecektir.Teğmen, başçavuşa : -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kiyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere : -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim techizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında : -Yarın sabah bizim basçavus Albayı tutuklayacakmış.
Anneniz Ne diyor? Çok genç bir İngiliz subayı, general olan babasının yanında yaverdi, yaşlı bir albaya emri iletmekle görevlendirildi -Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim, dedi. Yüzü moraran albay da şöyle dedi : -Demek öyle söylüyor!Peki anneniz ne diyor?!...
Tek benmiyim? Manevra varmış.Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş.Komutan gelip sormuş : -Düşman önden gelirse ne yaparsın? Mehmet cevaplamış. Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye tekrar sormuş komutan. Mehmet bunları da cevaplamış. Komutan en sonunda : -Ya düşman tepeden gelirse? deyince. -Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım?
İçki Öldürür Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır.Yazıda : -İçki öldürür, diye yazıyordur. Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün?Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi : -Askerler ölmez!
nasreddin hoca
Zehirli baklava Bir keresinde, Hoca koy okulunda ogretmen dururken, ogrencilerinin birinin ailesi tarafindan kendisine bir buyuk tepsi baklava gonderilir. Agzi sulanir, fakat daha sonra yemek uzere masasinin cekmecesine koyar. Kisa bir sure sonra acil bir is icin disari cagirilir. Ogrencilerine yapilacak bir suru is verir "Ve herseyi anladiginizi kabul ediyorum" der "yoksa kotu olur" sertce "Cok kotu" Kapiya vardiginda, "Bir sey daha" der. "Benim dusmanlarim var. Pek cok dusman. Bana surekli zehirli et, zehirli tatli gonderilir. Hatta," sertce ekler "zehirli baklava. Yemeden once test etmem gerekir. Bu sekilde uyarildiniz. Daha uzun bir omur isterseniz, bana gonderilen hicbir seye dokunmayin. Ozellikle baklavaya." Hoca gider gitmez, yegeni, ogrencilerinden biriydi, masaya gider ve baklavayi alir. "Yapma!" diye bagirir arkadaslari. "Onlar zehirli olabilir!" Cocuk onlara siritir. "Tabii ki degiller," der. "O sadece kendisine saklamak istiyor." Ve baslar tepsiye. "Gercekten cok iyi" der ve bir baskasini yer. Yere dusup kivranmadigini goren arkadaslari, Hoca'nin masasinin etrafina toplanirlar ve baklavayi paylasirlar. "Fakat hepsinin gittigini gorunce biz ona ne diyecegiz?" der iclerinden biri, agzindaki kirintiyi silerken. Hoca'nin yegeni sadece gulumser. Hoca dondugunde dogruca masasina gider ve cekmecesine bakar. Ogrencilerine hisimla bakar. "Biri," der "Biri masamdaymis." Sessizlik vardir. "Biri cekmecemdeymis." Sessizlik. "Ve biri baklavayi yemis." "Bendim" der yegeni. "Sendin! Size anlattigim seyden sonra?" "Evet." "Belki aciklaman vardir. Eger oyleyse, olmeden once duymak isterim." "Sey," der yegeni "Bana verdigin is cok zordu. Hic birini yapamadim. Yaptigim hersey yanlis. Senin cok kizgin ve ailemin hayal kirikligina ugrayacagini biliyordum. Oyle utandigimi hissettim ki, yapilacak tek seyin,..., hayatima son vermek olduguna karar verdim. Boylece senin zehirli baklavani yedim. O an dusunebilecegim tek yol o idi. Fakat eglenceli olan sey, henuz hicbir sey olmadigidir. Nedenini merak ediyorum." Hoca yegeninin masum aciklamasini kisa bir sure inceler. "Belki," der, "yapmis oldugun ise bir bakmam icin sadece ertelenmis bir cezadir."
On akcelik pestemal Timur bir gun yanina Hoca'yi da alarak Aksehir'in Meydan Hamamina gider. Soyunup pestemallara sarinip sicak bolume gecerler. Gobek tasinda oturup bir yandan sohbet ederken bir taraftan terlerler. Derken Timur Hoca'ya sorar. -Hoca sen bir deryasin! kiymet bicmesini bilirsin. Su halimle ben kac para ederim?... Hoca; -On akce der. Kendisine bu kadar az kiymet bicilmesi Timur'u kuplere bindirir. -Bre gafil sen bana nasil on akce ettigimi soylersin bu parayi sadece pestemal yapar! deyince Nasreddin Hoca boynunu bukerek; -Pestemali hesapa kattim zaten! der.
Dusunur Nasreddin Hoca Aksehir pazarinda bir adamin basina toplanmis olan kalabaliga yaklasir.Satici elindeki kusu satmaya calismakta ve fiyati ise cok yuksek 50 Akce, yan taraftaki tavuklar ise 5 Akce. Hoca bir turlu fiyattaki asiri farki anlayamaz ve sorar -Hemserim bu nasil kus 50 Akce istersin? -Hoca efendi bu bildigin kus degildir bunun ozelligi var. -Neymis ozelligi? -Hocam bu kusa papagan derler ve konusur. Hoca aniden hemen eve kosar, kumesten hindisini kaptigi gibi pazara doner. Papagan satmakta olan adamin yanina durur ve yuksek sesle; -Bu gordugunuz kus sadece 100 Akceye, gel, gelll! Herkesten cok papagan satan sasar bu ise ve sorar. -Hocam 100 Akce cok degil mi bir hindi icin? -Sen 50 ye satiyorsun ama -Dedim ya hocam benim kus konusur ama -Oyleyse, benimki de dusunur!
Sunnet diyeyim de... Nasreddin Hoca'nin evine bir gun uc molla misafirlige gelir. Ucu de birbirinden obur seylermis. Hoca ne yemek cikarmissa silip supurmusler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sunnettir" diye ekmekle iyice siyirirlarmis. Bu sirada odaya Hoca'nin oglu girmis. Mollalar Hoca'yi memnun etmek icin: -Aman ne guzel cocuk...Adi ne bunun? diye sormuslar. Hoca: -Adi Farzdir, demis. Mollalar sasirip birbirlerine bakmislar: -Bu ne bicim isim Hoca Efendi? demisler. Simdiye kadar boyle bir isim hic duymamistik. Hoca hemen tasi gedigine koymus: -Ya, sunnet diyeyim de onu da mi yiyesiniz?
Bizde kibir yok Nasreddin Hoca'ya yapilan sakalar tukenip bitmezdi. Aksehir'liler bir gun Hoca'ya takilir ve sorarlar. -Hocam senin evliyalar katinda ulu bir kisi oldugun soylenir asli var midir? Hoca'nin boyle bir iddiasi elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar; -Her halde oyle olmali. -Boyle kisiler zaman zaman mucizeler gostererek bu ozelliklerini herkese kanitlar. Hoca madem kabullendin goster bir mucize gorelim! Hoca; -Pekala simdi size bir numara yapalim der karsisinda durmakta olan cinar agacina; -Ey ulu cinar cabuk yanima gel!... Tabii ne gelen agac var ne giden. Hoca yurumeye baslar agacin yanina varir. Aksehir'liler; -Ne oldu Hoca agaci getiremedin, kendin oraya gittin! diye gulunce, Hoca; -Bizde kibir yoktur, dag yurumezse abDal yurur der.
acıl sacık
Kaykay Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karsu sadık oldun mu ?" Adam yanıtlar, "Evet, asla bir baska kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Suradaki Rolls-Royce'u görüyor musun ? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır, "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği, "Suradaki Mercedes'i görüyor musun ? Cennetteyken onu kullanacaksın." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mu ?" Adam yutkunur ve şöyle der, "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği, "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun ? cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perisan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturdu?unu görürler ve sasırırlar. "Heyy ! ne oldu sana ?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin ??" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri, "Aaaa ! ne kadar güzel ! peki derdin nedir ?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konusur, "Kaykay'la dolaşıyordu !"
Sen nerelisin? Adamın biri bütün tavuk soylemis,ama köy tür olsun demis,garson hemen getirmis,adam garsona bir dakka deyip tavugun neticesine orta parmagini takmis iki tur dondurmus,ol um bu koy tur degil mudurnu.al bunu gotur bana köy tür getir demis,garson bu ise hayret edip dogru sef garsonun yanina gitmis,durumu anlatmis sef yuru lan deve kafa bulacak baska adam bulamadinmi diyince garson tekrar baska cins bir tavuk alip adama goturmus,adamda yine ayni hareket,olum buseferde banvit getirmisin beninle dalga gecme yoksa yok de gideyim baska yere lan.garson tekrar sefin yanina kosmus,abi valla biliyo ne goturursem anliyo muneccinmidir herif nedir, sef. deyildir ama belki seyini yemistir diyince garsonun kafasi iyicene karisiyor,sef daha sonra olum mademki biliyor git yan lokantadan koytur al gel musteri veli nimettir diyor, bizim salak garson aynen denileni yapiyor sonrada adamin yanina gidiyor tavukla,adam yine neticeyi parmakliyor iki tur,simdi oldu dogru getirmisin diyor,garson afiyet olsun beyefendi deyip cekilecegi sirada adam kocum sen nerelisin diyor.garson adama soyle bir bakip neticesini dönüyor ve siz daha iyi bilirsiniz beyefendi diyor.
temel
Milat Küçük Temel'e sormuşlar: - 1881'de ne oldi? - Atatürk toğdi. - Peci, 1884'te ne oldi? - Atatürk üç yaşina bastı, demiş bizim Küçük Temel.
Hesaplaşma Temel tutmuş Yahudi'ye tokat atmış. - Neden vurdun? - Siz Isa peygamberi carmiha cermişsiniz. - İki bin yıl önce olmuş bir şey bu. - Valla pen yeni tuydum.
Akillanma Temel on sekizlik oğlunu evlendiriyor. Çok erken değil mi diye soranlara,- Simdi evlensin, sonra akli paşina celir, o zaman da evlentiremem, diyor.
Müdür Temel sinemanın birinde müdür olmuş. Bir seyirci gelmiş, - Sigara içebilir miyim? - Hayır, demiş Temel. - Ama herkes içiyor. - Onlar sormatiler ci.
Piyango bileti Cemal iki tane piyango bileti almış. Temel karşı çıkmış, - Manyak Cemal, Niye ici tane altun? Puyuk ikramiye pi tane.
Maç İki Karadeniz takımı: Ordu sporla Sinop maç yapıyorlarmış. O esnada stadın yanından bir tren geçiyormuş. Sinoplular trenin düdüğünü hakemin biti düdüğü zannetmişler. Ve sahayı terk etmişler. Kalan 85 dakikada Ordu spor da gol atamayınca maç 0-0 berabere b itmiş.
Mezarlık Dört kişilik bir eğitim uçağı karadenizde mezarlığa düşmüş...... Lazlar 80 ceset çıkarmışlar ve olu sayısının artmasından korkuyorlarmış
Deve kuşları Temel Avustralya'ya deve kuşu avlamaya seyahate çıkıyor. Orada malzemelerin hazırlayıp maceraya atılıyor. Bir virajı dönünce bakıyor 15, 20 tane devekuşu. Hemen arabayı durduruyor silahını doğrultuyor. Devekuşları silahı görünce ürkerek kafaları-ını kuma gömüyorlar. yani kendi akıllarınca saklanıyorl ar. Temel etrafa bakıyor. ve kendi kendine sinirli sinirli soruyor:- Ulan nereye gitti bu hayvanlar?
Paraşüt Lazlar yeni bir paraşüt icat etmişler: Yere çarpınca açılıyormuş....
Niçinmiş? Karadenizlilere niçin Perşembe günü fıkra anlatılmaz? Cevap: cuma namazında gülmesinler diye ..
Limon kalmadı Karadenizlinin birisi bara girmiş 'barmen bey' demiş,'limonsuz tekila' Barmen: - Beyefendi limonumuz kalmadı kusura bakmayın. portakalsız versek olur mu?
kayseri
Kadın İçin Kayserili Pire Memet, istasyonda cok sikisinca, gözü hicbir seyi görmez olup kadinlar tuvaletine dogrulmmus. Bir hemsehrisi önüne gecmis: - Ne yapiyorsun... Burasi kadinlar icin. Uckurunu eline almis olan Pire Memet: - Bu da kadinlar icin! deyip iceri dalmis.
Amerika'dan Mühendiz Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapiliyor. Bunun icin de esekten yararlaniliyor: Esek hangi yolu izlerse, orasi genisletip araba yoluna dönüstürülüyor.... Köye gelmis olan Amerikali Baris Gönüllüsü, ne olup bittigini kavrayamadigi icin sorar: - Ne yapiyorsunuz böyle? - Yol yapiyoruz. - Bu esek ne icin? - O, yolun mühendizi. Yola uygun gecenegi o gösterir. Baris Gönüllüsü katila katila güler: - Ya esek bulamasaydiniz? - Iste o zaman Amerika'dan mühendiz getirirdik!
Kayserili Yüzü Kayserili tras olacakti. Berber << buyurub >> deyip döner koltugu gösterince koltugu cevirdi, sirti aynaya gelecek sekilde oturdu. Berber sasirdi: - Beyefendi, neden ters oturdunuz? Kayserili, telassiz: - Sabah sabah, dedi, Gayserili yüzü görmek istemem de...
Bilmece Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karsisinda oturan zatla tanisir. Dereden tepeden konusurlarken: - Gel seninle birbirimize bilmece soralim, der. Önce ben sorayim; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin lirani alirim. Sonra sen bana sorarsin; bilirsem 10 bin lirani alirim, bilemezsem bin lira veririm. - Tamam, der Sor bakalim. - Söyle öyleyse: Üc ayakli hayvan nerde yasar? Öteki yolcu düsünür, bilemez: - Al 10 bin lirayi. Simdi ben de sana ayni soruyu soruyorum: Üc ayakli hayvan nerde yasar? Kayserili, hic düsünmeden, aldigi 10 bin liranin bin lirasini geri verir: - Al su bin lirayi. Ben de bilmiyorum.
oğrenci
Bu soruyu geç Öğrencinin biri sınavda soruları yanıtlamak için zar atıyormuş 1 gelirse A iki gelirse B... 5 gelirse E vs. 6 geldiği zaman tekrar zar atıyormuş. Bir atmış altı gelmiş, bir daha atmış yine altı gelmiş, bir kaç defa daha atmış yine altı gelince: -Bu soru çok zor bu soruyu geçeyim, demiş.
Haksızlık Öğretmen, iki öğrencisine kızar ve yüzer kez isimlerini yazmalarını söyler. Öğrencilerden biri itiraz eder: -Ama haksızlık bu. -Neden haksızlıkmış? -Onun adı Ali, benimki ise Hasan Hüseyin
Düşünüş Biçimi Matematik öğretmeni ilkokul çocuklarına sormuş : -Ağaçta 5 kuş var.Birini vurdum kaç kaldı. Ahmet hemen : -Hiç kalmaz.Çünkü sesten hepsi uçar, demiş. Öğretmeni bunun üzerine : -Olmaz öyle şey, diye cevap vermiş. Burası matematik dersi.5 taneden biri vurulursa 4 tane kalır.Ama düşünüş biçimini beğendim. Ahmet fena halde hırslanmış : -Bende birşey sorabilirmiyim öğretmenim, demiş. Sor bakalım. -3 kadın dondurma yiyor, biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek yiyiyor.Bunlardan hangisi evli. Öğretmen kızarıp bozarmış.Sonunda : -Bilemem, demiş. -Emen mi? Ahmet cevabı yapıştırmış : -Yoo, parmağında alyansı olan.Ama düşünüş biçiminizi beğendim.
|